16 Şubat 2025 Pazar
Resmi Gazete’de Yayımlanan Ek Ders Ücretleri Düzenlemesi
İlk Açık Eşcinsel İmam Suikast Kurbanı
Bilim Dünyasından Umut Veren Haber: Her Gün Bir Kase Yoğurt Kanser Riskini Azaltıyor!
İhtiyaç Kredisi Kullanacaklara Müjde! Limitler Arttı, Vadeler Uzadı! İşte Yeni Kredi Rakamları
Aile Bakanlığı'nın Sevgililer Günü Paylaşımına Siyasi Cepheden Sert Tepki
Güney Afrika‘dan gelen acı haber, LGBTQ+ Müslüman topluluğunu derin bir üzüntüye boğdu. Dünyanın “ilk açık eşcinsel imamı” olarak tanınan, hayatını ötekileştirilmiş Müslümanlara adayan Muhsin Hendricks, Güney Afrika’nın Gqeberha kenti yakınlarında uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Bu vahşi cinayet, Hendricks’in öncülük ettiği “Queer Müslüman” hareketine ve hoşgörüye yönelik acımasız bir darbe olarak yorumlanıyor.
Edinilen bilgilere göre, olay dün Güney Afrika saatiyle öğleden sonra gerçekleşti. Eşcinsel ve toplumun dışına itilmiş Müslümanlar için bir umut ve güven merkezi haline gelen camisinden çıkan Muhsin Hendricks, aracına bindiği sırada beklenmedik bir saldırıya uğradı. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, kimlikleri henüz belirlenemeyen, yüzleri maskeli iki saldırgan, Hendricks’in aracının önünü keserek aniden ateş açtı. Polis raporlarına göre, saldırganlar olay yerinden hızla kaçarken, Muhsin Hendricks olay yerinde yaşamını yitirdi.
Olayın ardından Güney Afrika polisi geniş çaplı bir soruşturma başlattı. Eastern Cape polis sözcüsü yaptığı açıklamada, cinayetin nedeninin henüz belirlenemediğini ve tüm ihtimallerin titizlikle değerlendirildiğini vurguladı. Polis, olaya tanık olan veya bilgi sahibi olan herkesi ifade vermeye davet ederken, soruşturmanın çok yönlü sürdürüldüğünü belirtti.
Uluslararası Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks Derneği (ILGA World) ise bu vahşi saldırıyı şiddetle kınadı. Derneğin Yönetici Direktörü Julia Ehrt yaptığı açıklamada, “ILGA ailesi Muhsin Hendricks’in öldürülmesi haberi karşısında derin bir şok yaşamakta ve yetkilileri nefret suçu olabileceğinden korktuğumuz bu olayı derinlemesine soruşturmaya çağırmaktadır” ifadelerini kullanarak, olayın ardındaki motivasyonun aydınlatılmasının önemini vurguladı. Kamuoyunda ise bu suikastın, Hendricks’in savunduğu değerlere ve kimliğine yönelik bir nefret suçu olabileceği endişesi hakim.
Muhsin Hendricks, sadece Güney Afrika’da değil, tüm dünyada LGBTQ+ Müslümanlar için bir öncü ve ilham kaynağıydı. 1996 yılında eşcinsel olduğunu cesurca açıklayan Hendricks, uzun yıllar boyunca LGBTİ+ hakları savunuculuğu yapmış ve 2011 yılında kendi doğum yeri olan Cape Town yakınlarında, Wynberg’de Al-Ghurbaah adını verdiği camiyi kurmuştu.
İmamlık yapmadan önce Arapça öğretmenliğiyle hayatını kazanan Hendricks, 29 yaşında annesine eşcinsel olduğunu açıkladıktan sonra hayatı tamamen değişti. Daha önce evlenip boşanan ve bir çocuk sahibi olan Hendricks, 2022 yılında The Guardian’a verdiği röportajda, camiyi kurma motivasyonunu şu sözlerle anlatmıştı: “Belki de insanların yargılanmadan dua edebilmeleri için kendi alanımızı açmanın zamanı gelmiştir, dedim.”
Al-Ghurbaah camisi, kısa sürede “Queer Müslümanların ve marjinal kadınların İslam’ı uygulayabilecekleri güvenli bir alan” olarak tanındı. Hendricks, caminin internet sitesinde bu misyonu açıkça ifade ediyordu. 2022 yılında “The Radical” adlı belgesele konu olan Hendricks, belgeselde ve çeşitli röportajlarında daha önce tehditler aldığını da dile getirmişti. Guardian’a verdiği bir söyleşide, kendisine koruma tutmasının tavsiye edildiğini ancak saldırılardan korkmadığını belirterek, “özgün olma ihtiyacının, ölüm korkusundan daha büyük” sözleriyle inancını ve kararlılığını ortaya koymuştu.
Muhsin Hendricks’in ani vefatı, LGBTQ+ Müslüman topluluğunda derin bir boşluk yaratırken, onun savunduğu değerler ve açtığı yol asla unutulmayacak. Hendricks’in mirası, daha kapsayıcı, hoşgörülü ve adil bir İslami anlayış için mücadele edenler tarafından yaşatılmaya devam edecek. Uluslararası toplum ve insan hakları örgütleri, Güney Afrika yetkililerinden bu karanlık suikastın tüm yönleriyle aydınlatılmasını ve faillerin adalet önüne çıkarılmasını bekliyor. Muhsin Hendricks’e yapılan bu saldırı, dünyanın farklı bölgelerinde LGBTQ+ bireylerin ve inanç özgürlüğünü savunanların karşılaştığı riskleri bir kez daha gözler önüne serdi.
Hollanda‘da bir mahkeme, Filistin’e destek içeren sosyal medya paylaşımları nedeniyle işten çıkarılan bir çalışanın ayrımcılığa uğradığına hükmederek emsal teşkil edecek bir karara imza attı. Mahkeme, Filistinli çalışana 45 bin Euro’nun üzerinde tazminat ödenmesine karar verdi.
Amsterdam Mahkemesi’nin açıkladığı karara göre, Filistin asıllı Nouraldin Alsweirki, Hollandalı Speakap firmasında önyüz geliştirme mühendisi olarak göreve başladı. Ancak Alsweirki’nin sevinci kısa sürdü. Şirket, Alsweirki’nin LinkedIn hesabından Filistin halkına destek mesajları yayınlamasını gerekçe göstererek, sözleşmesinin deneme süresinde feshedildiğini bildirdi ve herhangi bir tazminat ödemeyi reddetti. Türkiye’de yaşadıktan sonra Hollanda’ya gelen Alsweirki’nin oturum izni de bu süreçte iptal edildi.
Haksızlığa uğradığını düşünen Nouraldin Alsweirki, avukatı aracılığıyla konuyu yargıya taşıdı. Amsterdam Mahkemesi, işverenin savunmasını yetersiz bularak, Alsweirki’nin siyasi görüşleri nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldığına karar verdi. Mahkeme, şirketin iç tüzüğündeki sosyal medya düzenlemelerinin, bu işten çıkarma için haklı bir gerekçe teşkil etmediğini vurguladı. Kararda, İsrail’e yönelik eleştirilerin ve Filistin halkıyla dayanışmanın geniş kitleler tarafından paylaşılan meşru görüşler olduğuna dikkat çekildi.
Mahkeme, Hollandalı şirketin Filistinli çalışanı Nouraldin Alsweirki’ye 40 bin Euro haksız fesih tazminatı, yaklaşık 5 bin 600 Euro faiz ve 1000 Euro yargılama gideri ödemesine hükmetti. Alsweirki’nin avukatı Şeyma Arıkan, Hollanda İnsan Hakları Komisyonu’nun da daha önce müvekkilinin ayrımcılığa uğradığı yönünde karar verdiğini hatırlattı. Arıkan, mahkeme kararının 1 Kasım 2024’te teyit edildiğini ve işverenin 1 Şubat 2025’te dolan temyiz süresini kaçırdığını belirtti. Böylece mahkeme kararı kesinleşmiş oldu. Karar, 14 Şubat tarihinde Amsterdam Mahkemesi tarafından resmi olarak yayınlandı. Bu emsal karar, Avrupa’da ifade özgürlüğü ve çalışan hakları açısından önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Münih’te yaşanan terör saldırısını “barışçıl insanlara yönelik korkunç bir eylem” olarak nitelendirerek, saldırıyı gerçekleştiren Afgan kökenli şüphelinin cezalandırılarak ülkeyi terk etmesi gerektiğini vurguladı.
Nürnberg yakınlarındaki Fürth kentindeki Stadthalle salonunda düzenlenen seçim kampanyası etkinliğinde konuşan Scholz, Alman vatandaşlarla bir araya gelerek hükümet politikaları ve güvenlik konularında görüşlerini paylaştı. Etkinlikte SPD’nin Bavyera Eyalet Başkanı Ronja Endres, Bundestag üyesi Carsten Träger ve diğer önemli isimler de hazır bulundu.
Başbakan Scholz, Münih’te 28 kişinin yaralandığı terör saldırısına değinerek, saldırıyı gerçekleştiren kişinin “barışçıl insanlara yönelik korkunç bir eylem” olduğunu ifade etti. Scholz, saldırıyı gerçekleştiren şahsın cezalandırılması gerektiğini ve ağır suç işleyenlerin sınır dışı edilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, diplomatik ilişkileri bulunmayan Afganistan gibi ülkelerden gelen suçlulara yönelik benzer önlemlerin sürdürüleceğini sözlerine ekledi.
Scholz, göç meselesinin ülkemizin temel yapısını belirlemediğini vurgulayarak, “Almanya’da yabancı kökenli birçok insan yaşıyor, ancak ülkemiz sadece göç tartışmaları üzerinden şekillenemez,” dedi. Bu yaklaşım, başbakanın toplumsal uyum ve entegrasyon konusundaki görüşlerini yansıtıyor.
Scholz, 2021 yılında koalisyon hükümetini kurarak 16 yıllık Merkel dönemini sona erdirdiğini hatırlattı ve 23 Şubat seçimlerinde tekrar başbakan olacağına inandığını belirtti. “Mucizelere inanıyorum; ikinci bir mucize gerçekleşecek, tekrar başbakan olarak görev yapacağım” diyen Scholz, ülkenin karşılaşacağı güvenlik sorunlarını da etkili şekilde çözmeyi hedeflediğini ifade etti.
Basın mensuplarının yönelttiği “Başbakan Yardımcısı olmayı düşünüyor musunuz?” sorusuna ise Scholz, “Beni destekleyenlerin sadece Başbakan olarak görev almamı istediğini bekliyorum. Benim için önemli olan ülkemize en iyi hizmeti sunmaktır,” şeklinde yanıt verdi.
Almanya‘nın Münih kentinde öğle saatlerinde yaşanan kan donduran olayda, bir araç kontrolsüzce kalabalığın arasına daldı! Olay, Verdi isimli sendikanın üyelerinin düzenlediği grev mitingi sırasında meydana gelirken, ilk belirlemelere göre 2’si ağır olmak üzere en az 15 kişi yaralandı. Münih polisinin hızlı müdahalesiyle saldırgan gözaltına alınırken, olay yeri güvenlik kordonuna alındı. Bu ürkütücü saldırı, Almanya’yı derinden sarsarken, olayın nedenleri ve arkasındaki motivasyon ise henüz belirsizliğini koruyor.
Olay yerinde bulunan bir görgü tanığı, yaşanan dehşeti kelimelere dökmekte zorlandı. Aracın çocuklu bir kadına çarptığını gören tanık, “Anne ve çocuk görünüşe göre arabanın altında kaldı,” şeklinde konuşarak olayın vahametini gözler önüne serdi. Bu acı ifadeler, saldırının masum insanları hedef aldığını ve trajedinin boyutunu daha da derinleştirdi.
Münih Polisi, Perşembe günü yerel saatle 10:30 sıralarında meydana gelen saldırıyı resmi olarak doğruladı. Polis yetkilileri, bir aracın miting için toplanan grubun üzerine sürüldüğünü ve çok sayıda kişinin yaralandığını açıkladı. Polisin X platformundan yaptığı açıklamada, kalabalığa dalan sürücünün gözaltına alındığı ve başka bir tehdidin an itibariyle sonlandığı duyuruldu. Bu açıklama, bölgedeki tedirginliği bir nebze olsun azaltırken, soruşturmanın devam ettiği bildirildi. Alman basını Bild ise, olay yerinde ateş açıldığını ve saldırganın “genç bir adam” olduğunu aktardı.
Saldırının hedefinde, Almanya’nın en büyük ikinci sendikası olan Verdi’nin düzenlediği bir mitinge katılan protestocuların olduğu ortaya çıktı. Verdi sendikası yetkilileri ise, olayla ilgili henüz herhangi bir bilgiye sahip olmadıklarını bildirdi. Sendika, olayın detaylarını öğrenmek için yetkililerle iletişime geçtiklerini ve gelişmeleri yakından takip ettiklerini açıkladı.
Perşembe günü Münih’te çok sayıda sendikalı belediye çalışanı, yüzde sekiz maaş artışı, daha yüksek ikramiye ve üç gün ek izin talebiyle uyarı grevi yapmak üzere iş bırakmıştı. Protesto çağrısını yapan Verdi sendikası olurken, saldırının bu grev nedeniyle ortaya çıkan gerginlikle ilgili olup olmadığı ise henüz netlik kazanmadı. Polis, saldırının motivasyonunu ve arkasındaki failleri belirlemek için çok yönlü soruşturma başlattı. Münih’teki bu üzücü olay, Almanya’da toplumsal gerginliklerin ve protestoların güvenliği konusunda ciddi endişeleri gündeme getirdi.
Yunanistan‘da cumhurbaşkanı seçimleri sonuçlandı. Parlamentoda yapılan oylamalar sonucunda Konstantinos Tasulas, Yunanistan’ın yeni cumhurbaşkanı olarak seçildi.
Görev süresi mart ayında dolacak olan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu’nun yerine gelecek ismi belirlemek için Yunanistan Parlamentosu dört kez oylama yaptı. Oylamalar sonucunda çoğunluğu elde eden Konstantinos Tasulas, yeni cumhurbaşkanı olarak belirlendi.
300 sandalyeli mecliste 276 milletvekilinin katıldığı oylamada, Tasulas 160 oy alarak diğer adayları geride bıraktı. Diğer adayların aldığı oy sayıları ise şu şekilde oldu: Tasos Yaniçis 34 oy, Luka Kaçeli 29 oy ve Kostas Kiryaku 14 oy. Oylamada 39 milletvekili ise çekimser kaldı.
Yeni cumhurbaşkanı Konstantinos Tasulas, görev süresi dolan Katerina Sakelaropulu’nun yerine 13 Mart’ta parlamentoda yemin ederek görevine başlayacak.
Tasulas, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis tarafından cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesinin ardından parlamento başkanlığı görevini bırakmak zorunda kalmıştı.
Yunanistan’da cumhurbaşkanı, parlamento tarafından 5 yıllık görev süresi için seçiliyor. Bir kişi en fazla iki dönem cumhurbaşkanlığı yapabiliyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.